'Ürkütücü bir belge'

‘Dün bizim gazetede ‘Genelkurmay Başkanlığı’nın talimatıyla oluşturulan Batı Çalışma Grubu belgelerinin, Refah Partisi’ni kapatma davasında delil olarak değerlendirileceği’ haberini okuyunca...


... geçenlerde bir işçi dostumun bana verdiği 24 yıllık bir belgeyi anımsadım. Bir an, ‘Türkiye galiba hiç değişmeyecek’ diye bir umutsuzluğa kapılır gibi oldum. * * * ‘Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı Birinci Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı’na ait ‘Komünistler işçilerimizi nasıl aldatıyor’ başlıklı ve Şubat 1973 tarihli yayını okuyunca, bugünü daha iyi anlıyorsunuz. Genelkurmay o zaman da ‘solu ve İşçi Partisi’ni’ düşman ilan etmiş... İşin belki de en komik ya da en hazin yanı, Genelkurmay yayını solcuları ‘Allahsızlıkla’ suçlayarak polemik yapıyor. Broşür, ‘Komünizm, Allah’ı bulamayan, mülkiyet tanımayan ve tatbikatı insanları köle gibi kullanan ilkel bir rejimdir’ diye başlıyor. O zaman ‘Allah’ı bulamayanlar’ düşmanmış, şimdi ise galiba ‘Allah’ı bulanlar’... Belli ki genel bir ilke yok, durumdan vazife çıkarılıyor ve siyaseten ne söylenmek gerekiyorsa o söyleniyor. * * * Komünizm tarifi ise evlere şenlik: ‘Kanser hastalığından da tehlikeli olan komünizm sadece bir insanın değil, insandan insana bulaşarak bir milletin ölümüne bile sebep olmaktadır. Nitekim, komünizm illetine yakalanan her fert ve bu gibi fertlerden oluşan her millet insanlığın en büyük idraki olan Allah, Millet, Ahlak ve özgür düşünce gibi kavramları kaybetmekte, sadece komünist partisinden aldığı emirleri dinleyen ve uygulayan canlı bir robotlar topluluğu olmaktadır.’ ‘İnsanlığın en büyük idraki olan Allah... Bunu kim söylüyor? Laik Genelkurmay... Ne zaman? 1973’te... Neden söylüyor? Çünkü o zamanki düşman solcular... Hedefteki siyasal örgüt, Türkiye İşçi Partisi... * * * Devamı daha da harika: ‘Bu durum, bir nebze yukarıda bahsedildiği gibi insan tabiatına aykırı kaskatı bir inkárcılıktır. Zira insan, maddi bir varlıktır. Hayatı ise madde ile mana arasındaki dengenin ifadesidir. Bu dengeyi kuramamış olduğu bilinen ilk insan toplulukları birbirlerini telef etmişlerdir. Binlerce yıl sonra aynı vahşeti getirmek isteyen komünizmi benimsemek, medeniyetin ve bunu yaratan maddi ve manevi varlığın ve ilmin inkarcılığından başka bir şey olamaz.’ Demek ki, o zamanlar kitleleri etkilemek için propaganda silahı ‘maneviyatçılık’... * * * Broşürde açıkça Türkiye İşçi Partisi’nin suçlanmasına, ‘komünizm ile cinsel ilişki’ arasında irtibat kurma çabalarındaki düzeysizliğe değinmeyeceğim... Esas vahim olanı, bir Genelkurmay yayınındaki ‘tanımların’, bırakın felsefi bir ağırlığa sahip olmasını, klasik bir ansiklopedideki tanıma bile yaklaşamaması... Yazıyı yazarken Ana Britannica’daki ‘komünizm’ tanımına baktım. Şöyle diyordu: ‘Ortak mülkiyetin ve servetin gereksinime göre bölüştürülmesine dayalı toplumsal düzen ya da siyasal sistem. Kavram bu tür bir toplumsal düzen kurmayı amaçlayan, Marksist-Leninist ilkelerden esinlenmiş siyasal program ve hareketleri anlatmak için kullanılır.’ Ansiklopedideki anlatım uzayıp gidiyor. Çok önemli bir askeri kurum, tanımları dünyadaki evrensel içeriğinden kopartarak çarpıtabiliyor, bunu kendine hak görebiliyor. Bu yaklaşım sağlıklı mıdır? Bunu içine sindiren bir anlayış, ülkenin çağa taşınmasına ne kadar yardımcı olabilir? Bunlar hálá çok canlı sorular... * * * Bu garipliklerin kökeninde, Türkiye’deki cumhuriyetin tek parti faşizmine dayanaklık eden Kemalizm’in yerine ‘demokrasiyi’ koyamamasında yatıyor. Zaten elimdeki belgenin sonundaki cümle şöyle: ‘Durmayalım, sağa sola yalpalamadan Atatürk yolunda dosdoğru ilerlemeye devam edelim.’ Atatürk yolu ile Genelkurmay yolu aynı olduğuna göre, siyasete Türkiye’de demek ki gerek yok. Gerekince onu zaten askeri broşürler yapıyor. Dün solculara ‘Allah’ı bulamayanlar’ deniyor, bugün ‘Allah’ı bulanlara’ şeriatçı... Korkular değişiyor ama korkuları sömüren hep iktidarda.’ * * * Bu, tam 12 yıl önce yayımladığım bir yazı... Yoruma ihtiyaç var mı?
<< Önceki Haber 'Ürkütücü bir belge' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER